İYİ Parti Afyonkarahisar İl Başkanı Muhammet Mısırlıoğlu, bu hafta ki basın toplantısını Çobanlar İlçesinde harman yerinde yaptı.
Gözden kaçırmayın
DEMOKRASİ HERKESE LAZIMToplantıda; İYİ Parti il ve ilçe yönetimlerinin yanı sıra Çobanlar İlçesinde tarlada hasat yapan çiftçilerde hazır bulundu.
Başkan Mısırlıoğlu Arif Nihat Asya’nın, Türk Bayrağına yazdığı Bayrak şiirini okuyarak konuşmasına başladı. Mısırlıoğlu, “Bayrak ve millet düşmanlarına karşı birlik ve beraberlik içerisinde her zamankinden daha fazla birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğumuzu vurgulamak istiyorum. Tüm vatandaşlarımızı bayrağımıza, devletimize ve birlik beraberliğimize sarılmaya davet ediyorum. Geçtiğimiz günlerde ekonominin patronu Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek ekonomide yavaşlama sürecine gireceğimizi söyledi. Ekonomide yavaşlama demek üretimde daralma demektir. Daralma demek eleman ihtiyacının azalması demektir. Eleman ihtiyacının azalması demek işsizlik demektir. Sayın Şimşek ülkemizi Asya ülkeleri ile kıyaslayarak ülkemizde asgari ücretin düşük olmadığı ifade etti. Tabi ki Sayın Şimşek için asgari ücret çok önemli değil. Kendisi bir çırpıda hatırı sayılır ölçüde maaşına zam yapmaktan geri durmuyor. Emeklimiz, işimiz açlık sınırının altında yaşam mücadelesi verirken elektriğe yüzde 38 zam yapmaktan geri durmadılar. Kiralarda yüzde 25 zam sınırını kaldırdılar. EYT muhalefetin baskısı ile hayata geçti. Yurt dışı çıkış harcına gelecek zam zenginleri ilgilendiren bir konu diye geçiştirilemez. Bu ülkede bütün vatandaşlarımız her şeyden eşit ve adil bir şekilde faydalanmalıdır. Konya’da dev bir süt üretim tesisi kapanma aşamasına gelmiştir. Bu nasıl bir ekonomidir, nasıl ekonomi düzeliyor? Buna çocuklar bile inanmaz. Motorinin 2023 yılında 18.53 TL olduğu dönemde bu tarlada üreticimiz ürünü ile 443 litre mazot almaktaydı. Bu gün ise bu tarlada üretim yapan çiftçimiz 213 litre mazot almaktadır. Bir yılda bu kadar kayıp veren üreticimiz bu tarımı nasıl yapacak? Bu kabul edilemez. Bu iktidar her zaman 1974 yılından bahsediyor. O zaman çiftçimiz bir kilo buğday ile bir litre mazot almaktaydı. Hükümet o zaman kuyruklar vardı diye milletimizin başında boza pişirmekte. O gün çiftçimiz doğduğu topraklarda doymaktaydı. Buğday fiyatı açıklandıktan bir hafta sonra akaryakıta yüzde on zam yaptılar. Bu nasıl bir ekonomi politikasıdır? Milletimiz kaderi ile baş başa bırakıldı. Çiftçinin, emeklinin, esnafın, hayvancılık yapanların ve daha birçok sektörle iştigal edenlerin mevcut durumu içler acısı.” dedi.
Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) tarafından açıklanan 2024 yılı hububat alım fiyatlarının, çiftçiler arasında büyük bir hayal kırıklığına neden olduğunu belirten Mısırlıoğlu, “Açıklanan hububat alım fiyatları, çiftçilerin üretim maliyetlerinin oldukça altında kalmıştır. Makarnalık buğday için ton başına 10.000 TL, ekmeklik buğday için ton başına 9.250 TL ve arpa için ton başına 7.250 TL olarak belirlenmiştir. Bununla birlikte, buğday için ton başına 1.750 TL ve arpa için ton başına 750 TL destek ödemesi açıklanmıştır. Tarımsal girdi enflasyonun bu kadar yükselmişken, hububat alım fiyatlarının bu kadar düşük tutulması kabul edilemez. Kurban keseceğimiz hayvanların bile ithal edilmesi kabul edilemez, bu acı bir durumdur. Çiftçimizi, hayvan yetiştiricimizi düşürdükleri durum ortadadır. Ülkemiz dışa bağımlı hale getirildi. Tarım ana girdilerinden olan kimyasal gübrenin günümüz Türkiye sinde afakî fiyat artışlarından dolayı kullanılamaz ya da az kullanıldığı için Tarımda verimlilik düşmüş durumdadır. Örnek verecek olursak dekar başı gübre kullanımı olarak Hollanda’ya göre 5 kat daha az, Fransa’ya göre 3 kat daha az, Yunanistan’a göre 2 kat daha az gübre kullanıyoruz. Bu durum dekar başı ürün verimliliğini düşürmektedir. Gübre fiyatlarının artışının ana sebebi hammadde girdilerinin yüzde 95’inin İthal edilmesinden kaynaklanmaktadır. Son 20 yılda yürütülen tarım politikaları sonucu çiftçi kendi haline bırakılmıştır ve Tarım yapılamaz hale gelmiştir. 2006 yılından sonra gübre üretiminin tamamı yapılan özelleştirmeler ile özel sektörün eline geçmiştir. Plansız ve denetlenmeyen özelleştirme hamlesiyle yaklaşık yüzde 60’ı KİT’lerde olan kimyasal gübre sanayi hammadde girdilerini yurtdışından temin etme yoluyla sektörü dışa bağımlı hale getirmiş aynı zamanda yandaş şirketlerin tekeli haline gelmiştir. Gübre sanayinin tekrar yerli kaynaklara yönelmesi uygulana bilir üretim modeline geçilmesi şarttır. Kimyasal gübre hammaddelerinin çoğu Türkiye’de üretile bilir. Ana hammaddelerden Nitrat üretimi ihtiyacın yüzde 10’u kadar yurt içinde üretiliyor. Nitrat üretiminde hammadde maliyeti düşük fakat yatırım maliyeti yüksek yatırımlardır. Özel sektörün devlet desteklemeleri ile Nitrat tesislerinin yatırım için teşvik edilmesi sağlanmalıdır.” diye konuştu.