Afyon Kocatepe Üniversitesi tarafından (AKÜ) üniversite ile şehir buluşmaları kapsamında düzenlenen Çarşamba Sabah Toplantılarında “Afyonkarahisar’da Gastronomi Turizminin Mevcut Durumu ve Geleceğe Bakış” konuşuldu.

Gözden kaçırmayın

Suriye gelişmelerini doğru okumak Suriye gelişmelerini doğru okumak

AKÜ Sosyal Tesislerinde düzenlenen toplantıya Afyonkarahisar Cumhuriyet Başsavcısı Fatih Karabacak, AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Şuayıp Özdemir ve Prof. Dr. Murat Peker, Belediye Başkan Yardımcısı Süleyman Karakuş, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Güler, Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Sandıkçı, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Şube Müdürü Mevlüt Üyümez, Afyonkarahisar Gastronomi Turizm Dernek Başkanı Murat Başer, Afyonkarahisar Profesyonel Aşçılar Derneği Başkanı Hamza Kalkan, Zafer Kalkınma Ajansı Afyonkarahisar Yatırım Destek Ofisi Koordinatörü Osman Köprücüoğlu, akademik personel ile Afyonkarahisarlı iş ve düşünce insanları katıldı.

“Gastronomi tarladan, tabağa kadar tüm süreci ilgilendiriyor”

Toplantıda gastronomi turizmi ile ilgili sunum yapan Prof. Dr. Mustafa Sandıkçı, turistik gezi tercihlerinde gastronominin belirleyiciliğinin arttığını belirtti. Sandıkçı yapılan araştırmalarda turizm harcamalarının yaklaşık yüzde 25’inin yiyecek ve içecek harcaması olduğunu, bazı destinasyonlarda ise bu oranın yüzde 30’a çıktığını kaydetti. Sandıkçı, Afyonkarahisar’ın Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumunun (UNESCO) Türkiye’deki yaratıcı şehirler arasında yer alan 3 şehirden biri olduğunu hatırlatarak, “UNESCO yaratıcı şehirler ağına dosya sunarken önemli konulardan bir tanesi de Afyonkarahisar’ın törensel yemekleriydi. Gastronomi turizmini, kültür turizmi arasında kabul etmek mümkün. Çünkü gastronomi tarladan, tabağa kadar tüm süreci ilgilendiriyor” dedi.

Afyonkarahisar’ın yemek kültürü açısından güçlü olduğu noktalara değinen Sandıkçı, “UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağına dahil olma sürecinde kamu kurumlarının özveriyle çalışması Afyonkarahisar’ın güçlü yönleri arasında yer alıyor. Bunun dışında tarihi yapıların gastronomi turizmi için kullanılmaya başlaması ve yemeklerde kullanılan pek çok ürünün yöresel olması Afyonkarahisar’ı güçlendiren unsurlar arasında bulunuyor” diye konuştu.

Sandıkçı, Afyonkarahisar’ın çok zengin bir mutfağa sahip olmasına rağmen, restoran menülerinde bu yemeklerin yer almamasını ise güçlendirilmesi gereken bir nokta olduğunu hatırlattı. Sandıkçı “Bir gastronomi şehrinde en çok beklenen şeylerden biri de restoranlarda yöresel yemeklerin yine yöreye özgü bir şekilde sunulması oluyor. Bunun dışında nitelikli eleman yetiştirilmesi ve işletmelerde istihdam edilmesi de önem kazanıyor” dedi. Sandıkçı termal turizmle birlikte  UNESCO ağına dahil olduktan sonra Afyonkarahisar’ın turizm destinasyonu olarak çekiciliğinin arttığını ifade ederek “Kentimiz, eskiden yol üstü mola merkezi durumundayken artık konaklanan bir yer haline geldi. Bu ilgi tahmin ediyorum ki artarak devam edecektir. Afyonkarahisar’ın  menüsünde yöresel yemeklere ağırlık veren işletmelerin sayısının artmasıyla birlikte, şehre gelenlerin sayısı da artmaya başladı. Bu sevindirici bir durum olarak karşımıza çıkıyor” şeklinde konuştu.

“Yerel ürünlerin tanıtımı sağlanmalı”

Afyonkarahisar Profesyonel Aşçılar Derneği Başkanı Hamza Kalkan ise Afyonkarahisar gastronomisini hedef ülkelerde tanıtmanın önemine dikkat çekti. Kalkan, “İyi bir yolda olduğumuzu düşünüyorum. Tabii ki eksiklerimiz var. Ancak biz bu kısa süre içinde bunları yaptıysak, inanıyorum ki ilerleyen süreçlerde Afyonkarahisar çok daha farklı noktalara gelecektir” dedi.

Afyonkarahisar Gastronomi Turizm Dernek Başkanı Murat Başer ise Afyonkarahisar’ın gastronomi şehri olması için çok emek harcandığını belirtti. Başer, “Bu saatten sonra ne yapabiliriz ona bakmamız lazım. İstihdam sağlanırken nitelikli personel önem kazanıyor. Bir de yemekler kadar, yerel ürünlerin de dışarıdan gelen insanlara tanıtılabilmesi gerekiyor” dedi.

“Gastronomi Sokağı Projesi Türkiye’de tek”

Afyonkarahisar Belediye Başkan Yardımcısı Süleyman Karakuş ise Afyonkarahisar Belediyesinin “Gastronomi Sokağı” Projesine ilişkin bilgiler aktardı. Karakuş, “Uzun Çarşı, gastronomi ürünlerinin satışının kalbi konumunda. Bu projeksiyon kapsamında Uzun Çarşı restore edildi. Şehrin girişi, kalbi olan bu yer karmakarışık bir görüntü içeriyordu. Bedesten, Gastronomi Sokağı, Mevlevi Konağı, Gastronomi Konağı ile insanların rahat vakit geçirebileceği bir alan oluşturduk. Gastronomi Sokağı projemiz Türkiye’de tek. Gastronomi şehirleri arasında bunu yapan tek iliz. Yılda bir kere yapılan festivallerden ziyade devamlı aktivitelerin olduğu ve ev hanımlarının orada ürettiklerini sattıkları bir nokta olarak planladık. Özgün bir proje oldu” şeklinde konuştu.  Karakuş, gastronomi ünvanının kalıcı bir ünvan olmadığını hatırlatarak, “Gastronomi şehri olarak kalabilmek için taahhütlerin yerine gelmesi lazım. Esnafın ve Afyonkarahisarlıların da bize burada destek vermesi lazım. Gastronomi ürünlerinin etiketlenmesi, kalitenin arttırılması için bütün şehrin bu çalışmaları, festivalleri ve gastronomi ürünlerini sahiplenmesi lazım. Şu anda iyi durumdayız. İyi gidiyoruz. Ama üstüne koymamız gerekiyor” dedi.

“Mutfağımızın tescilli olması buna ilişkin politika geliştirmemizi sağlıyor”

AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş turizmin Türkiye için önemli gelir kalemlerinden birisi olduğunu hatırlatarak, gastronomi turizminin önem kazandığını söyledi. Karakaş konuşmasına şöyle devam etti:

“Gastronomi turizmi son dönemlerde de ilgi çeken bir turizm alanına dönüştü. Turizm çok çeşitlendi. Geçmişte tarih turizmi, doğa turizmi gibi temel kalemler vardı. Artık her alanın turizmi var. Tüketim burada da devreye girdi. Afyonkarahisar, UNESCO’nun tescilli gastronomi şehri olmasından sonra oldukça hızlı adımlar attı. Afyonkarahisar’ın yemek kültürü, mutfak kültürü açısından çok ciddi bir birikimi vardı. Bu birikimin temel özelliği de yöresel ve buraya ait olması ve yerel mutfağımızın zengin olması. Biz gastronomide il olarak öne çıkmak istiyorsak, bu almış olduğumuz tescili istikrarlı bir şekilde sürdürmek istiyorsak bu yerel mutfak zenginliğimizi güçlendirmemiz gerekiyor.”

Karakaş, Afyonkarahisar’ın gastronomi şehri sürecinde Valilik, Belediye ve AKÜ başta olmak üzere kamu kurumlarının üzerine düşeni yaptığını belirterek, diğer tüm paydaşların da bu hususta destek olması gerektiğinin öneminin altını çizdi. Karakaş, “Tabana yaymadan biz bu sürekliliği sağlayamayız. Restoranlarımızda, yeni açılacak birimlerde yöresel zenginliklerimizi sunmamız gerekiyor” şeklinde konuştu. Fast food kültürünün uzun zamandır tüm dünya mutfaklarının özgünlüğünü tehdit eden bir gelişme olduğunu kaydeden Karakaş, sözlerine şöyle devam etti:

“Bunun aynı zamanda toplumsal kültürel yansımaları da var. Ama şunu da gördük; zaman içinde fast food kültürü küresel çapta etkin olmasına rağmen yerel ve özgün mutfakları yok edemedi. Yerel ve özgün mutfaklar kendisini yeni bir sunumla yeniden canlandırdı. Afyonkarahisar açısından UNESCO tescilli bir gastronomi şehri olmamız, bu küresel tehdit karşısında da aslında kendimizi koruma ve bu varlığımızı sürdürme açısından bir fırsat. Çünkü mutfağımızın tescilli olması, gündemde olmasını ve buna ilişkin politika geliştirmemizi sağlıyor. Bununla ilgili adımlar atmamızı sağlıyor. Bu fırsatı Afyonkarahisar olarak çok iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Kamu bu konuda üzerine düşeni yaptı. Özel sektörün de bu alana katkı sağlaması ve bu yakalanmış fırsatı sürdürecek vizyoner çalışmalar yapması gerekiyor.”

Tarım ve Orman İl Müdürlüğünden emekli Bilal Doğru ise Afyonkarahisar’ın gastronomide geldiği noktayı sevindirici bulduğunu ifade ederek “Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Gastronomiyi besleyen hammaddeler önemli. Et ürünlerinde biz meralarımızı çok iyi kullanamıyoruz. Çok kıymetli yaylalarımız var. Yani gerek küçükbaş gerek büyükbaş hayvanlarımızı buralarda besleyerek yeterli ve sürdürülebilir et ve süt ürünlerini üretmeye ihtiyacımız var” dedi.

TEMA Vakfı İl Temsilcisi Önder Çelik, gastronomi ile ilgili konulara farklı bakış açılarıyla yaklaşmanın gerekliliğini ifade ederek, “Halkın gastronomiye bakışını görmemiz gerekiyor. Gastronomi yalnızca festivallerden ibaret değil. Halk gastronomi ile ilgili konulardan ne bekliyor bunu bilmek önemli” diye konuştu.

“Mutfak ürünlerinin tanıtılması, ürünlerin hikayelerinin anlatılması gerekiyor”

İş İnsanı Kadir Altınkaya gastronomiyi yalnızca yeme içme eylemi olarak ele almanın ilerlemenin önünü keseceğini belirtti. Altınkaya, “Dünya gastronomiyi başka içeriklerle dolduruyor. Japonya’nın gelişmesi, dünyaya ihraç ettikleri mutfak ile olmuş. Mutfak ürünlerinin tanıtılması, ürünlerin hikayelerinin anlatılması gerekiyor. Aşçıların yurt dışına açılmaları çok önemli. Birçok ülke öyle yol almış. İspanya, Amerika’da restoran açtıktan sonra yol almış mesela. İnsanlar tanımadıkları yemeklere uzak duruyor. Afyonkarahisarlılar olarak biz de mutfağımızı tanıtmalıyız” dedi.

“Yemek kültürünü oluşturan malzemeler yerel kaynaklarına göre hazırlanmalı”

Afyonkarahisar İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Şube Müdürü Mevlüt Üyümez ise Afyonkarahisar’ın gastronomi açısından geldiği noktanın önemli olduğunu belirtti. Üyümez, “Afyonkarahisar’da yemek kültürü kendiliğinden oluşmadı. Yemek kültürümüzün bir tarihi var. Bizim kentimiz kadim bir kent. Tarihimizi bilmeliyiz. Yemek kültürünü oluşturan malzemelerin yerel ve orijinal kaynaklarına göre yetiştirilmeleri ve hazırlanmaları gerekiyor” diye konuştu.

Zafer Kalkınma Ajansı Afyonkarahisar Yatırım Destek Ofisi Koordinatörü Osman Köprücüoğlu, “Afyonkarahisar’ın gastronomi apoletini almasından sonra, bir pandemi süreci yaşadık. Bu, şehir olarak da bizi biraz olumsuz etkiledi. Ama görüyoruz ki 2021 den sonra belli atılımlar gerçekleşti. Halk ve esnaf nezdinde gastronomi ile ilgili farkındalıklar oluşmaya başladı.  O önemden itibaren coğrafi işaretli ürün sayımızda ciddi bir ivme oldu. Şu an 49 tane coğrafi işaretli ürünümüz var. Bunların 40’tan fazlası gastronomi temalı” dedi.

İş İnsanı İbrahim Alimoğlu ise gastronomi şehri olmanın önemli bir gelişme olduğunu belirterek, Afyonkarahisar’ın kullanılmayan güzel değerlerinin ivedilikle değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti.