Telefon!
Telefonda ülkemiz nereden nereye geldi, bir düşünün. 20 km uzaklıktaki ilçeye telefon etmek için, postaneye gider, uzun süre beklerdik.
Hele hele vilayette birisiyle görüşmek, Ankara’da, İstanbul’da bir dostumuzla, yakınımızla hal hatır sormak için, telefonu yazdıracaksın, saatlerce bekleyeceksin, hatta konuşmayacaksın. Aradaki onlarca kademeyi aşmak mucize olurdu. Yıldırımı vardı, acelesi vardı.
Elhasıl 1980’li yıllara gelene kadar, haberleşme gerçekten bir eziyetti.
Sonra bürolara, evlere sırayla telefonlar çekilmeye başlandı. Otomatiğe geçildi de, toplum biraz feraha kavuştu.
Şimdilerde haberleşme çocuk oyuncağına döndü. Kadının, kızın, çocuğun elinde cep telefonu.
Onsuz olmuyor.
Dolmuşa biniyorum, herkesin elinde telefon.
Ya! İnternette geziniyor, ya da telefonla bir arkadaşı, bir yakınıyla rastgele konuşuyor.
Adamın sohbetini on-onbeş dakikalık yolculuk bitene kadar dinliyor, sohbete ortak oluyorsun.
Bu iş, yani telefon adabı diye bir şey yok.
Bu mesele ciddi bir eğitim, görgü meselesi.
Otobüste, dolmuşta olduğunu, biraz sonra arayayım denemiyor.
Dün çileydi!
Bugün telefon başka bir çile oldu.
Ciddi paralar ödüyoruz.
Evde herkesin telefonu var. Ciddi bir telefon giderimiz, aile bütçesine yük olmaya başladı.
Bir de o telefon sapıkları var.
Gece yarısı bir telefon sesiyle kendinize geliyorsunuz..
Adam telefonda sapık sapık, cinsellikle ilgili tedavi yöntemi anlatıyor, ya da ilaç satıyor.
Kapatıyorsun, iki saat geçiyor tekrar arıyorlar.
Geçen gün, telefonda adımızla hitap ederek, Ahmet bey! Ustalık belgesi istemişsiniz diye başlıyor.
Ne ustalığı kardeşim.
Ben ne ustayım, ne çırağım ne de kalfa deyip kapatıyorsun.
Neler neler başımıza geliyor.
Adam telefonda, anamı, babamı, doğum yerimi, doğum tarihimi, kimlik numaramı okuyor.
Şaşırıyorum önce.
Kimlik bilgilerimi bulmuşlar, almışlar ya da çalmışlar.
Her neyse.
Bankalarımı, çalıştığım bankadaki hesaplarımı sorulamaya başladım.
Önce şaşırdım.
Birkaç dakika sonra kendime geldim.
Telefon dolandırıcıları olduğunu anladım.
İş ciddi!
Kimlik bilgilerim ellerindeydi.
Sabah oldu.
Doğru savcılığa adliyeye!
Genç bir savcı kardeşimiz ilgilendi. Durumu bir dilekçeyle kağıda döküp verdim. Savcı beyin yakın ilgisi beni duygulandırdı. Çok memnun oldum. Bir şeyin ayağa düşmesi (telefonun) problemlerini de beraberinde getiriyor.
Emniyetin o kadar uyarılarına rağmen, telefon dolandırıcılığı devam ediyor.
* * *
Her gün gelen sapık sapık telefonlar, şahsen beni çok rahatsız ediyor ve bazıları endişelendiriyor.
Aman dikkat..
Yorumlar