Asgari demek, en aşağı, en düşük, en az, en azından demekle eşdeğer. Ya da bir çalışanın yasal olarak alacağı en az ücret.
Malum..
Asgari ücret bizim ülkemizin tamamını ilgilendiriyor. Kimisi alacağı maaşı, kimisi vereceği ücreti, kimisi de yapacağı zammı düşünüyor.
Dün, herkes gibi biz de 17 bin 2 lira olarak açıklanan asgari ücretin değerlendirildiği konuşmalara şahit olduk.
En az ücretle çalışanlar ve muhalif kesim ‘yetmez’..
İktidara yakın olanlar ‘yeter’ derken..
İş dünyası ise ekonomiye yansımasını değerlendirdi..
Karamsar olanlar derin kaygılı kelimelerle ‘etkisi olumsuz’ olur, iyimser olanlar ise, “en büyük temennimiz hiçbir çalışanımızın emeğinin zayi olmaması” gibi ifadeler kullandı..
Hiçbir ekonomik bilgiye dayanmayan ‘sıkılasyon’ açıklamaların yanında, meseleyi kavrayanların sözleri ‘davulcu humbarası’ gibi araya kaynayıp gitse de…
Her kafadan bir sesin kakafoni yaratmasının yanında vatandaşın, “Bana da zam yapılmasın, almak zorunda olduğum ürünlere de zam yapılmasın” şeklindeki talebi en gerçekçi çözümdür.
Zira..
Vatandaşın duygusu tam olarak şudur: “Mal ve hizmetlerine zam yapmak için asgari ücreti bekleyenlerin sayısı bir hayli fazladır. Bana ne zam gelirse aynı oranda fiyatlandırma yapacaklar.
Maaşımdaki artış neye yarayacak?”
Evet, güzel ülkemizde, zam yapmak için en küçük bir hareketliliği bekleyen mal ve hizmet üreten bir iş dünyası var..
Kimse yok demesin!
Kurumsal olarak absorbe etme gücünün bir zerresini ortaya koymadan, her artışı bir ayna gibi yansıtmak iş dünyasının tabii refleksi olmamış mıdır?
Her zaman çok kazanmak üzerine kurulu bu sisteme ve düşünce sahiplerine de hak vermek gerekirse de…
‘Ayakta kalamıyoruz’ gerekçesiyle yapılan fiyat artışlarınınekonomide kısırdöngü yarattığını/yaratmaya devam edeceği gerçeğini kim yadsıyabilir?
* * *
O halde, ne yapılabilir?
Madem, 24 Ocak Kararlarından sonra piyasa ekonomisine geçtik.
Ekonominin arz ve talebe dayalı olduğu, mal ve hizmet fiyatlarının serbestlik içinde belirlendiği ekonomi modelini benimsedik ve sürdürüyoruz.
Asgari ücret, aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık durumudur.
Asgari ücret kaldırılsın..
Çalışan ya da çalışacak bireyler de böylelikle kendi çalışmalarının değerini belirleme özgürlüğüne kavuşsun.
Herkes heybesindeki beceri ve deneyimine göre kendine değer biçebilsin..
Böyle bir sistem, rekabetçi piyasamızda adil bir ücretlendirme anlamına gelmez mi?
Ve böylelikle…
Piyasanın elinden de asgari ücretle eş değer zam yapma gücü elinden alınmış olmaz mı?
* * *
Asgari ücret, çalışanın eline ne zaman geçecek? Şubat 2024’te.
Asgari ücret açıklanır açıklanmaz tüm ürünlere zamlar dalga dalga gelecektir ya da gelmeye başlamıştır.
Zamlı maaşlara bir aydan fazla süre var ve tüm ürünlere gelen zam dalgası, daha 17 bin 2 liralık asgari ücreti almayan kesimin 11 bin 402 liralık eski maaşını vurmaya başlamamış mıdır?
Aynı şeyleri yapıp farklı sonuç beklemekten ne zaman vazgeçeceğiz?
Sorular uzar gider…
O halde bir de ben sorayım.
Asgari ücret, şu an itibariyle 30 bin lira olarak açıklansa, fiyatların aynı kalacağına inanan kaç kişiyiz?
Yorumlar