Babam Halis Akar, 2013 senesinin ilk haftasında bu dünyadan göçtü gitti. Aradan 12 yıl geçti.

Baba hasreti her gün artarak sürüyor. Şöyle geçen yıllara bakınca babasızlığın nasıl bir duygu olduğunu daha çok anlıyor insanoğlu.

Bunu babalarını kaybedenler daha çok bilir ve anlar diye düşünüyorum.

 

Son görüşme hala gözümün önünde

Babam 3 Haziran Pazartesi veda etti bizlere.

Babam ile Cuma akşamı telefonla konuşmuştuk ve Cumartesi sabahı radyoya geldi.

Fazlaca gelmezdi. Faruk bir kahve yaptı. Kahvesini içti. Hemen kalktı.

Başka zaman kapıdan uğurlardım.  O gün asansöre kadar gittim yanında.

Döndü bana baktı.

-Kendine dikkat et. Allah ömrünü versin. Diyerek sarıldı. ve ayrıldı.

İşte son görüş son görüşme bu.

Pazartesi sabah saatlerinde ise  kalp krizi sonrası vefat etti.

 

Sen mi ben mi güçlüyüm ?

Geçtiğimiz günlerde bir yazı okudum. Etkileyici olan bu yazıyı sizlerle de paylaşmak istiyorum.

Babası mevkii, makam sahibi olan oğlunun iş yerine ziyarete gider.

Çay kahve ve sohbet sonrası babası izin ister. Her ikisi de ayağa kalkar. Baba oğlunun omzuna elini koyar ve der ki

-Evlat söyle bakayım sen mi güçlüsün yoksa ben mi ?

Oğlu cevap verir.

-Ben güçlüyüm Baba.

Baba suratını asar tekrar sorar.

-Sen mi güçlüsün ben mi, bi daha söyle bakayım.

-Tabii ki ben güçlüyüm.

Baba elini omuzdan çeker kapıya yönelir ve kapıda son kez sorar.

-Gerçekten sen mi güçlüsün, ben mi güçlüyüm evlat?

Genç bu sefer

-Sen güçlüsün Baba tabiî ki sen güçlüsün.

İyi de oğul ilk ikisinde ben güçlüyüm dedin. Şimdi de sen güçlüsün diyorsun? Nasıl iştir bu?

Oğul herkese ders olacak bir cevap verir.

Baba, sen bana ilk ve ikinci sorduğunda senin elin benim omzumdaydı. Tabii ki ben güçlüydüm. Şimdi elini omzumdan çektin ya güçlü sensin.

Birbirlerine tekrar sarılıp ve veda ederler.

 

Baba ne ifade eder?

Baba, hayat demek…

Baba, huzur

O huzur öyle sonsuz ki, ellerin uzatsan sen gökyüzüne değersin. Yıldızları toplar, başına taç yapar.

Hele sıcaklığı öyle bir şey ki, sarılırsa tüm buzlar erir, gözyaşların buhar olur gider.

Baba öyle bir gülümser ki, tüm benliğine huzur verir.

Baba güç demek…Sırtını dayadığın koca bir dağdır baba. Önünde siperdir.

Herkesin sırtını dayadığı koca bir dağı varken, güçsüz ve yapayalnız kalmaktır babasızlık.

Her aklına geldiğinde suratına yediğin koca bir şamardır.  İnsanların birbirine fısıldarken duyduğun acı bir sessizlik. Kimseye belli etmeyip güçlü olmaya çalışmaktır. Sığınacak bir liman aramaktır.

Babamı mezara koyarken dizlerimin bağı çözülmüştü. Başımı tepeye dikiyordum.

Gözyaşlarım belli olmasın diye Haziran sıcağında gökyüzündeki maviliklere bakıyor ve güneşi selamlıyordum.

Ve acaba babamın yüzü gelir mi bir saniyelik diyordum.

İşte değerli okur…

Tebessüm etmeyi andıran iki dudağın birleşerek “Baba” demeyi özlemektir babasızlık

Baba güven demek…

O yüzdendir babasız çocukların hep boynu bükük.  Eğer dikkatli bakarsanız görürsünüz, onlardaki mahzun ve ürkek bakışı. Onların evi hep sessizdir, gecelerse uzun ve soğuk.

Baba demek, sevgi demek…

Baba aslında rol modeldir.  Onun gibi giyinmeye çalışırsın. Onun gibi bakarsın.

 Onun gibi sevinirsin, onun gibi üzüntülerini yüreğine gömersin .Onun adını yaşatmak adına o gibi olursun…

Sonuçta:

Hepimiz göçüp gideceğiz bu dünyadan .

Burada esas olan  kubbede hoş seda bırakmaktır.

Çocuklarınıza en iyi bırakacağınız miras lüks yatlar, katlar, arabalardan ziyade onurlu bir isim bırakabilmek.

Şimdi babanız hayatta ise gidin ona sarılın.

Nefesini içine çekin.

Öpün elini ve

‘İyi ki senin evladınım’ deyin ve gözlerine bakın. O senelerin izini taşıyan gözlerine dikkatli bakın.

Babasız olanlar ise ben gibi dualarınızda yaşatın babanızı..

O bizi görür, o bizi anlar….

Mutlu ve aydınlık yarınlara….