Ben ilkokulu 2 ayrı yerde okudum. Afyon da doğdum babam memuru okul çağında Şuhut a tayin oldu.Kurtuluş İlkokulu 4.sınıfa kadar öğretmenim rahmetli Hüseyin Ateş.4 ve 5 sınıfta ise Sandıklı Miralay ResatBey İlkokulu öğretmenim Arife Adıgüzel.
Her iki öğretmenimde Köy Enstitüsünden mezun.
Çok güzel resim yapar
Çok iyi mendolin çalar
Temiz giyinir
Her daim şık ve bakımlı
Her zaman çok düzgün konuşur. Sanki sözcükler ağzında dans eder.
Çocukları evladı gibi gören gerçek anlamda öğretmeye can atan kişilerdi.
84 SENE ÖNCE KURULDU
İşte bu yüzden KÖY Enstitüleri benim hayatımda önemli yere sahiptir.
Şöyle tarihsel sürece bakalım.
Köy enstitüleri 17 Nisan 1940 tarihinde kuruldu. O dönemin Milli Eğitim Bakanı ve şair Can Yücel’in de babası olan Hasan Ali Yücel ile İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç'un büyük emekleriyle. Bu yıl kuruluşunun 84. Yıldönümü.
KÖYLER ÖĞRETMENSİZ
Peki, köy enstitülerinin hikayesi nasıl başladı?
1936'da Çankaya'da Mustafa Kemal başkanlığında bir toplantı yapılıyor. O dönemin Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan, İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç.
Diyor ki Mustafa Kemal, ‘Biz Cumhuriyet'i köylere götüremedik. 40 bin köyün 35 bini okul ve öğretmensiz. Bir çözüm bulalım’
Askerde Çavuş ve Onbaşı olanlardan Öğretmen yapmak fikri çıkıyor.
İsmail Hakkı Tonguç, bu konuda araştırma yapmak için görevlendiriliyor. Araştırmalar sonucunda ve Mustafa Kemal'in önerisiyle askerliğini başarıyla yapmış çavuş ve onbaşıların çok kısa sürede altı aylık kurslardan geçirilerek köylerde eğitmenlik yapacak şekilde yetiştirilmesi projesi başlıyor.
Bu deneyim, deneysel pedagoji yani köyün kendi çocuklarıyla içten canlandırılması olayı. Sadece eğitim öğretim değil, bütün o modern tarım ve hayvancılıkla ilgili teknik ve becerilerin köye iletilmesi olayı olarak başlıyor.
17 Nisan 1940 tarihinde TBMM'den Köy Enstitüleri Yasası çıkıyor.
Köy enstitüleri aynı zamanda pozitif ayrımcı olarak tanımlanıyor.
O dönemde kız öğrenci bulmak çok zor.
BİR KIZ GETIREN ERKEK ÖĞRENCİ SINAVSIZ OKULA ALINIYOR
Ülkedeki o ilk senelerde kız öğrencileri okula göndermek için Tonguç bir yöntem buluyor. Deniliyor ki ‘ Yanında bir kız öğrenci getiren erkek öğrenci, enstitülere sınavsız kabul edilecek’
O dönem okumak için bilmedikleri illere, ilçelere giden köy çocukları günümüz öğrencileri kadar şanslı değil. Onları hazır binalar beklemiyor. En azından ilk yıllarda. Yemekhaneleri, yatakhaneleri, sınıfları kendileri inşa ediyorlar. yani harç kararken kimya öğreniyorlar. Binanın çatısını yaparken Pisagor teoremini öğreniyorlar, elektrik döşerken teknik öğreniyorlar. Bu nedenle köy enstitüleri eğitim sistemi, ezberci olmayan, hayatın gerçek problemleri üzerinden öğrenmeyi sağlayan bir eğitim sistemidir.
Köy enstitüleri sadece bir öğretmen yetiştirme kurumu değil aslında.
HER ALANA EL ATTILAR
Her meslekten insan yetişti
1946 yılına kadar 20 köy ensitüsü kuruldu. 1947'de 21'incisi.
Köy enstitülerinden yaklaşık 1600-1700 kız öğrenci mezun oldu.
1400 sağlıkçı yetişti.
17 bin 300 öğretmen,
8 bin 500 eğitmen vardı.
Köy enstitülerinin kurulduğu 1940 yılında Türkiye’nin nüfusu 17 milyon 800 bin, kapatıldığı 1954 yılında 21 milyon civarındaydı.
Sadece 6 yıl içinde 15 bin dönüm tarla tarıma elverişli hale getirildi ve bu tarlalarda üretime başlandı,
750 bin fidan dikildi,
1200 dönüm bağ oluşturuldu,
150 büyük çaplı inşaat,
60 işlik,
210 öğretmen evi,
36 ambar ve depo,
48 ahır ve samanlık,
100 km yol, 16 su deposu, 12 tarım deposu,
20 uygulama okulu ve 12 elektrik santrali yapıldı.
KİM NEDEN KAPATTI
Peki, neden kapatıldı?
1945 yılından sonra CHP içindeki dengeler değişiyor. 1940'lı yılların başında CHP’de ilericiler ve hümanistlerin egemenliği var.
1946-47'de ise CHP içerisindeki sağ bir grubun, tutucu, muhafazakar gurup yönetimde söz sahibi oluyor.
Bu arada .Dünyadaki dengeler de değişiyor ayrıca. Türkiye’nin NATO'ya girme yolculuğu. Sovyetler Birliği olayı. Oradaki aydınlanma hareketi, insanlaşma, özgürleşme hareketini tehdit olarak algılayan bir feodal toplum yapısı ve dış dinamiklerin etkisiyle İsmet İnönü Köy Enstitülerine gereken desteği vermedi. Veremedi.
Ve akabinde köy enstitülerindeki sistemi değiştirmeye başlıyor. Köy enstitüleri demokratik eğitim kurumuydu.
Öğrencinin yönetime katıldığı bir eğitim kurumuydu.
Bunu kaldırıyorlar.
Kitap okuma tartışma saatlerini ortadan kaldırıyorlar.
1950 yılında da köy enstitülerindeki karma eğitime son veriliyor. Erkekler ayrı bir yere, kızlar ayrı enstitülere gönderiliyor.
Ve 1954 yılında Demokrat Parti döneminde köy enstitüleri ilköğretmen okullarına dönüştürülüyor.”
“Köy enstitüleri, hayatın gerçek problemlerini öğrenmeyi ve özgür, aktif yurttaşlar yetiştirmeyi hedefleyen eğitim kurumlarıydı.
Bakınız yaşları 50 üzerinde olanların tamamına bir Köy Enstitüsü mezunu hocanın eli değmiştir.
Ve o insanlar soran sorgulayan bir nesil olarak şimdiki zamana kadar geldi.
Bu okulların kapanmasından dolayı sonraki nesil Düşünce devrimini, kültür devrimini, merak eden, eleştiren insan yerine biat eden bir yapıya büründü.
Sözün özü bir ışık söndü.
Işık olmayanca karanlığa büründük.
Noktayı koyalım hiç çekinmeden
Eğer bu sistem devam etmiş olsaydı FETÖ yapılanması ortaya çıkar mıydı.
Ne dersiniz ?
El cevap
Yorumlar