Bayramlar ülkemizde önemlidir. Özellikle dini bayramlarda yardımlaşma dayanışma kendini gösterir.

Çocuklar için şenlik büyükler için külfet olsa da bayramları bayram coşkusuyla yaşamak lazım.

BAYRAM COŞKUSU

Gelin 40 öncesine gidelim ve bir bayram o dönemlerde nasıl yaşanırmis görelim.

Bayram her çocuk için erken erken kalkmak, yeni eşya giymek ve en yakın komşu ve akrabaları ziyaret etmek demekti. Tatil olarak algılanmazdı O yıllarda bayramlar.

Benim çocukluğumda bayramlar Şuhut’ta geçerdi. Evimizde bayram telaşı iki gün öncesinden başlardı. Bizler Pazar  Mahallesinde Çilhane olarak bilinen evde dedemlerle birlikte kalırdık.

Çarşı merkezindeki evimizden rahmetli dedem İsmail Akar’ın ninem Ayşe Akar’ın siparişlerine yetiştirme telaşını gülerek izlerdik. Evin altı un ve yağ ticareti yapılan dedemin dükkanıydı. . Günde10-15 kez çarşıya sipariş almaya giderdi dedem.

 

GELEN GİDEN  EKSİK OLMAZDI

 

Bayram arifesinde dedem bizlere mutlaka yeni ayakkabı alırdı

 

Ayakkabı dediğimiz şimdiki ıskarpin vb değil yaz ise naylon yazlık ayakkabı,kış ise kara lastik.

Babam giysilerimizi alır ve bayramdan iki gün önce köprünün yanındaki Sazan Hamamına götürür elliyle yıkardı.

Tabii ki öncesinde 3 numara tıraşı berber Ali amca yapardı.

 

BAYRAM SABAHI

Bayram sabahı çocuklara başka doğardı gün.

Belki de bize öyle gelirdi.  Sülalenin en büyüğü dedemler olmasından dolayı gelen giden hiç eksik olmazdı.

Bazı anlar evin içinde aynı anda dört beş aile bulmak mümkündü.

Baklava en makbul ikramdı limon kolonyası ile birlikte. Yaşlılar mendil içinde şeker verirdi el öpen çocuklara. Akrabalar ile para. Bayram harçlığı almak ve toplamak çocuklar arasında bir yarışti. Bayramın çocuk gözünde kahramanları olurdu. Doğaldır ki en kahraman en fazla bayram harçlığı veren akrabanızdı. Bizim bu konuda öğretmen emeklisi Abdullah Akar hocamız bu liderliği kimseye bırakmazdı.  

 

 

 

KİRALIK BİSİKLET ve ÜÇ FİLM BIRARADA

 

Bu arada evdeki bayram mesaisi bittikten sonra kendimizi bayram yerinde bulurduk.

Önce kırmızı bibere bezediğimiz ciğeri mutlaka yerdik. Sonra çatapat, patlatırdık. Dönme dolaba binerdik. Cıngırlıga binen büyükleri hayran hayran izlerdik.  Sonra Hüseyin Amca dan bisiklet kiralardık.  Kiralık bisiklet ile ilçeyi turlardik.

  Bayramın olmazsa olmazlarından birisi de sinemaya gitmekti. Sinemacı Naci amca babamın yakın arkadaşıydı. Para bitti ama sinemaya girilecek.

Sinema kapsına varırdık. ’Naci amca babamın selamı var’ diye geçerdik içeriye.

O günlerde bir film yerine 2 hatta üç film izlenirdi. Saatlerce sinemada film izlerdik. .

 

Bayramda Foto mutlaka siyah beyaz fotoğraf olurdu. Yilmaz ve Foto Ali İhsan bayram günleri sürekli bayram meydanında ellerinde fotoğraf makinası ile gezerdi.  Bizlerde Atatürk Parkı önünde  fotoğraf çektirirdik.

 

BIR BAŞKA BAYRAMA...

Bir bayram biter diğer bayramı dört gözle beklerdik. Ramazan bayramını daha çok severdik çünkü iki ay geçmeden kurban bayramı gelecek ve biz bu bayram yaşadıklarımızın daha fazlasını gelecek bayramda yaşacağız .

 

Günümüzde Bayramlar mı kendi güzelliklerini yitirmiştir yoksa biz mi bayram sevinçlerimizi yitirdik?

Ne dersiniz?

 Bu eski bayramlar yaşanmamakta artık…

İnsan bazen bayram olup olmadığını anlamıyor.

Her şeye rağmen

İyi bayramlar

Yarınlarınız mutlu ve aydınlık olsun…